.

15 Aralık 2010 Çarşamba



Bir. Hani insanın çirkinliğini yüzüne vururlar ya,
bilmem nedendir bende farklı oluyor bu durum.
Güzelliğimi yüzüme vuruyorlar,
sen güzelsin*
Sıradan insanlar böyle bir iltifat duyduğunda
sevinebilirler,
ama ben sevinemiyorum nedense...
Yani o nedeni aslında hiç merak etmiyorum.
lakin yazmak istiyorum orası ayrı konu.
Güzel olduğumu biliyorum hani çok ukala olmak değil bu.
Sadece görünen gerçeğin farkındayım hepsi bu.
Son iki cümlemin sonunda bu demişim.
Şimdi fark ettim uuf bunu yazmamın hiçbi anlamı yok,
öylesine işte...
Öylesine cümlelerden biri olsun diye...


İki.Küfreden erkeği sevmiyorum,
tamam şakasına küfür ediyorum ben arkadaşlar arasında,
böyle s*ke s*ke vericek demişliğim var zamanında,
aman yanlış anlamayın kendini vermiycek,
sadece almam gereken birşeyi alamamamın sonucunda
söylediğim küfürlü bir cümlem idi...
İşte ne diyordum küfür eden erkek...
Hem de bir gece yarısı kulağımın dibinde...
Iyyy hiç hoş değil,
nerden estiyse , belirteyim dedim,
küfür eden erkeklerden haz etmiyorum.

Üç.Bu satırları okuyanlar var mı bilmiyorum yani önemseyenler,
aman okumayın hepsi bana ait saçmalıklar...
Bir tek ben okusam yeter!!
Dans etmeyi seviyorum balık tutmayı da ,
bunlardan birini hiç yapmadım,
hangisi mi ? Tabi ki balık tutmak..
Bir de hayalim var ya kız kulesinde evlenme teklifi almak...

Bak okuyosan bunu, bana evlenme teklifi etmeyi düşünen insan;
tekrarlıyorum hayatımın teklifini orada (kız kulesinde) almak istiyorum,
aklında bulunsun unutma bu detayı yani...
O yüzden ikinci kez hatırlatıyorum...

Dört.Haha, deli...yim ben, neden böyle sayıyorum bilmiyorum
sonucunda bi'şey olmıycak okuyucu deliyim demiştim di mi ?
ve biz deliliğimle aynı şehirde bile değiliz üstelik...
Farklı kentlerde yaşıyoruz, farklı sabahlarımız var.
Ve neler yaşadık bu zaman içerisinde, neleri göze aldık?
Birlikte neleri atlattık? Hepsinin cevabını biliyorum,
ve bildiğim cevapları seviyorum..
Seni sorgulamıyorum,
ama en çok neyi seviyorum biliyor musun bilok,
sana adınla seslenmeyi... Yani ben sana adını söylediğimde,
"bilok" dediğimde hep burda ol istiyorum....
Anladın sen anladın .


Beş.Farklı mevsimler yaşıyoruz sen orada sıcaksın,
ben burada buz gibi...
Ah birbirine uzak, ayrı iki kent gibi,
birbirimize kavuşmamamız o kadar uzak ki.
Kar yağıyor hüzünlerimin üstüne,
bu soğukta bile ateş gibi oluruz ,
eminim bundan..
Sen benim olursan olay olur,
sen benim olursan dünya durur ...
Aşktan mı bahsettim? Bilmem ki,
belki de o yok/ tu / r . . .


Altı. Burada bitti,
yani aslında yedi dediğimde bitirmek isterdim seni,
hani uğurlu sayım ya ondan,
fakat altıda bitirdim işte,
bazen her şey istediğin gibi gitmez,
umdukların bulduklarınla aynı değildir,
ama buldukların hep senin..dir..
O nedenle diyorum ki bilok,
kendimi bir zafer kazanmış gibi hissediyorum...,
Çünkü bulduğum benim oldu,
çünkü umduğu bulduğum..du...
Daha fazla anlatmamalı,
daha fazla yaşamalı...
Tamam mı bilok?
Burada bitti satırlar yedi filan yok,
diğer postlarda görüşürüz,

selametle.

11 Aralık 2010 Cumartesi


- Sen nasıl hayallerin perestisin?

- Karlı
benim hayallerim,
sonra az sulu
gözlü
duygusal bazen
bazen inadına
hırçın
kaba saba
dinlemez kendini,
bazen narin..
yumuşak bir yastığa başını koyup
uyuman gibi..
sessiz..
miş...

- Peki... Sonu güzelmiş başı da
- Sen sorunca güzel oldu
sonu
da
başı
da

. .

Dakikalar önce'den...

10 Aralık 2010 Cuma

8 Aralık 2010 Çarşamba


Bugün ben doğdum, göçlere tok bir kent gibi mağrur..
Bu şarkının klibini izledim tv'de şans eseri..
Aslında pek şanslı sayılmam ya neyse,
fark ettim ben artık seninle böyle
kendim gibi konuşmuyorm bilok,
var ya sana karşı sınır tanımayan bir sevgim var..
Hani beni en terk etmeyecek sevgilim,
beni en çok sevecek dostum gibi..sin..
Sevgili dedim de aşka inanmama durumu
hala devam ediyor.

Bendeki bu gerçeği değiştirmeye
kimsenin gücü yetmiyor.

Kuzen Ankara'ya çağırıyor, dostlar gel diyor..
Gitsem iyi olucak sanki, yani bu gidiş bana iyi gelicek..
Oysa ne çok severdim İstanbulu...
Bir selamını eksik etme, doğum günümde...
Mahsuniden bir türkü çal doğum günümde..

5 Aralık 2010 Pazar




- İyiliğimi istiyor musun?
- Evet istiyorum. Bunu neden sordun?
- Hiç sadece yanımda olan birinin varlığını hissetmek istedim.


Soğuk bir telefon konuşmasının son saniyeleri.
Soğuk mu? Evet çok soğuk, o kadar ki.

Anlatamam.

2 Aralık 2010 Perşembe



Yanıt oldun sorularıma,
uymadı bu yaptığın aşkın yasasına...
Hani ışıktın ya sen göçebe ruhumdaki karanlıklara
hani aşktın ya aşksızlık kokan odamda....
Hani susmazdın, hani anlatırdın ya
'Sen iyi birisin' derdin birden susardın ya,
ben işte öyle anlarda,,
senin iyiliğini düşünürdüm satırlarımca...
En masum hal,in gelir..di aklıma...
Gözlerin güneş olurdu doğardı dünyama...
Kışlardan korkmazdım ki,
sen yüreğim soğukken geldin ona...
HOŞGELDİN bile diyemedim belki sana,
ama sevdam oldun, gülüşüm oldun,
çocuksu suretim oldun,
sana doğru yürüdüm cahil aklımla .

yasak bir sevdaya ..

ZK

12:42.02.12.2010

30 Kasım 2010 Salı

Sana bir şey olmasın..

28 Kasım 2010 Pazar



Ben aslında güçlü bir savaşçı değilim, ama bizi kazanmak istiyorum bizi...

26 Kasım 2010 Cuma



Sen benim içime batmış bir bıçaksın!
Çıkartsam ölürüm,
çıkartmasam da
ölürüm...

11 Kasım 2010 Perşembe

Girme hayatıma,
hep orada kal
o uç noktada..
Sakın bana yaklaşma!
Sensizliği senden çok sevdim ben..
Senden sonra doldurdum o boşluğu,
seninle değil,
senin bir daha içinde olmayacağını
bildiğim hayallerimle..
saklıydın sen bilinmezliğim-de. .

10 Kasım 2010 Çarşamba


Beni yazdın mı deme, seni yazmıyorum...

9 Kasım 2010 Salı

8 Kasım 2010 Pazartesi

Bugün seni gördüm,
kelimeler ne kadar anlamsız,
nefessiz ..
kelimeler,
yersiz. .
Sadece ağlamak istedim,
gözlerine bakarken uzun uzun..
sadece ağla..ma..k...

6112010

4 Kasım 2010 Perşembe


Öyle özlemişim ki
gözlerimi ağlarken görmek
artık hüzün vermiyor.
Gel diye beklediğim
geceler geri gelmiyor.
Bizi ayıran neydi
bilmiyorum,
sormuyorum da
işin garibi,
bir neden aramıyorum
susuşuna...
Yangının yetiyor bana...

3 Kasım 2010 Çarşamba


Böyle boğazımda bir şey var, ağlamak isterken
ağlayamamak gibi..

2 Kasım 2010 Salı





"Ailecek mi geleceksiniz?"

İnsan bazen bazı sorulardan nefret edebilir!

30 Ekim 2010 Cumartesi

Öyle şaşırdı ki yüreğim,
gidişinden sonra
sadece
boş boş
etrafa bakabildim.
Nasıl dedim içime
nasıl olur...
Daha dün yanımdaydın
daha dün bir bankta otururken
yan yana,
denizi dalgaları seyrederken usulca
huzurduk biz
şimdi ne oldu?


ZK

11:27
30.10.2010

29 Ekim 2010 Cuma



Hayattan yorgunluğumu senin üstüne atıyorum...

senin yorgunluğumu kendi üstüme..
İsyanlarım var duyuramıyorum!
O kadar çok haykırıyorum ki,
sesim tizleşiyor,
o kadar çok ağlıyorum ki,
bi noktadan sonra
ağlamak inandırıcı gelmiyor!
Sus...
Sana bir anlam katmadım ben..
Sen geldin, ben 'hoş geldin' dedim sadece..
Değer vermedim ki sessizliğine...
Değer verseydim eğer, şu an acım olurdun
acımasızlığım değil,,
ölüm olsaydın bana
hayat olurduk
intihara koşan çocuklar gibi
korkmazdın kendinden..
Sonunu düşünmeden giderdin,
gerçekten sevsen...

EKİM...

27 Ekim 2010 Çarşamba

içim içine içlenirken
içtim seni
kalbinden
kalbime geçen
ne varsa hepsini
sildiğim gibi..

Yorulduğun yerde
durma benim için..
ne sevdiğini söyle
ne de mutluluk dile..
sadece git
hatıra olarak kalmamı istediğin gibi..

Benim için her ayın
onun'da
ağla !
as kendini
kalbinin boşluğunda
sallanan ruhuma . .




Bitti ...

20 Ekim 2010 Çarşamba

19 Ekim 2010 Salı

18 Ekim 2010 Pazartesi

Böyle ormanın derinliklerinde yalnız kalan ağaçların hüznünü merak eden aklımla, sessizliği dinlerken, yanımda mıydın sen? Fark etmedim, seni tanıyıp tanımadığımı bile hatırlamıyorum..
Uykum geliyor, önümüzde ağaçlar.. Kulağımda kuş sesleri.. Bir bankta yan yana oturan iki yabancı gibiyiz. Oysa sen hayatına ortak etmek isterken beni, ben parkta oyun oynayan çocukları görünce çocukluğum aklıma geldi diyebiliyorum sana. Çok mu çocuk ruhluyum? Çok mu suskunum? Seninle miyim? Galiba evet. Kendimle konuşurken aklıma geldin.. Hava soğuktu hayır hayır sıcaktı.. Bir gelin bir damat vardı.. Sonra çiçekler, mor çiçekler.. Sonra karşı kıyı.. Sonra birlikte yaptığımız o uzun yürüyüş.. Yanımdayken sen? Kendime sorular sormam. Bu adamla mı bir ömür geçicek? Bilmiyorum... En çok bu bilmeyişim beni deli ediyor. Çok kez git dedim, yanımda olmak isteyenlere çok kez 'gelme' dedim... Ama sen? Sana diyemedim.. Nedenleri sorunca bana; hep aynı yalan. "Seninle olmak bana iyi geliyor.." Hayır bu yalan değil. Yalan olursam eğer, hayat benimle çekilmez olur. Söyleyecek sözlerim var elbet, ama önce senin sessizliğini dinlemeliyim.. Bir ara kendime gelirim, ve seni çok özlerim.. Sen özlediğinde beni, anlamam seni, ama severim...

16 Ekim 2010 Cumartesi

15 Ekim 2010 Cuma


Ya da susmazsam?

14 Ekim 2010 Perşembe


Ya hep susarsam?

13 Ekim 2010 Çarşamba

..gözlerimde karanlık..tı..n sözlerimde yalnız..lık..


Senin sevdiğin şarkıyı
başka bir düşle birlikte
söyledim dün gece...
gözlerimde karanlıktın
sözlerimde yalnızlık...
Aşkına yaslandı
içimdeki çocuk,
aşkına yaslandı
içimdeki mutluluk...
Sürgün müyüm masalına?
Ne olur !
elimden tut ...
hayatı bilmediğimi
söyleyince sana
'ben öğretirim' de
usulca
ve anlat
bilmeyişlerimin
arkasına sakladığım
o çok bilmişliklerimi...
sana şiir yazdım
sana kalbimi bıraktım
..,,

3 Ekim 2010 Pazar


Sıfırdan başla..mak !

30 Eylül 2010 Perşembe

Yıllar geçti biliyorsun
zaman haindi
sevmedin hiç kendini,
geceleri unut
'sesini seviyorum'
dediğin bir geceydi
senin bana getirdiğin.
Sana şiir yazdım
susuyorum şimdi,
konuşmadığımda acı çektiğimi
yılların geçtiğini biliyorsun..
Anlattırma bana yeniden kendini..


Sen korktun, ben sus' tu..m..
küçücük bir susuş..tu..m..

28 Eylül 2010 Salı

Öl .


Acıyor içim..
sebebi sen misin
sana göre değil
hayallerim...
yanımdan gider misin?
g
ü
l
m
e
öyle
yüzüme!
öl..
içinden ağladığını biliyorum,
sevme beni yeminlerle
hiçbir gerçeğe inanmıyorum!

Bana hayatı anlatma,
ölüm(ün)e susuyorum ...

26 Eylül 2010 Pazar


Belki de korkuyorumdur
senden,
saklıyorumdur
yüzümü,
saklıyorumdur
acı hüznümü..
Yasa boyama
neşelenmelerimi,
alma elimden
çocuksu gülüşleri../mi..
tutsak kalmış
korkularından sıyrıl
gel,
akşamlar senin/le
geçsin...
karanlık/lar...
silin...sin.
.

22 Eylül 2010 Çarşamba

Yorumla-nış~


Dileklerim var, üzgün kendinden vazgeçmiş..
Her sabaha gülümseyerek uyansa da ruhum
acılarım var, isteklerim..
Bir halı olsam
tozumu döve döve alsalar üstümden..
keşke alsalar..
öylece daha hafif olabilirdim belki..

17 Eylül 2010 Cuma


Hatalarını gördükçe
tüketiyorum içimdeki seni,

unutuyorum gecelerde
duyduğum sesini...

Şarkılar mı anlatırdı seni
yoksa sen şarkılarla mı
kandırırdın beni?

"Dön bebeğim"

10 Eylül 2010 Cuma

8 Eylül 2010 Çarşamba


Ben kimseyi özlemem, uydururum hikayeler yazarım...
Ben kimseyi 'adam gibi' sevmem!
Yıllar önce acımla ağladığım evdeyim bu gece.
Yarın gidiyorum . .
Bayramın ilk günü ve ben yollarda olucam,
hayır şikayet etmiyorum!
Artık gerçekten sevmek istiyorum!

2 Eylül 2010 Perşembe

.

YAZMIYORUM.

24 Ağustos 2010 Salı


Mutlu ol.. ma! bensiz . . .

23 Ağustos 2010 Pazartesi



Şimdi böyle sakin kafayla uzun uzun yazmak istiyorum aslında sana, ama biliyorum ki, yine yazamıycam belki acı-m olmadığında..ndı..r.. Kalbimde sızı filan yok.. Uf biliyor musun duygusal filan değilim ben! bunların hepsi belki uydurma.. Hani şu acılar var ya, bir an böyle püüüüff diye uçuyor hani kuşun kanadındakii tüy gibi, ya da sahilde yürürken yanından geçen simitçi gibi, geçip gidiyor sen fark ediyor musun? Hayır fark etmiyosun! O zamanlar nasıl geçti ben de hatırlamıyorum şimdi, aynı rüyadan uyandık sanki... Sonra birbirimize anlattık," ben rüyamda görmüştüm seni.. Büyüledin beni.." Acı mı? Yok şimdi...

17 Ağustos 2010 Salı

Çok uyudum çok konuştum çok korktum çok susadım çok anlaştım çok savaştım çok kaçtım çok ağladım çok bağırdım çok sevdim çok gittim çok geldim çok estim çok ...
Yanımdakilere rüzgarı hissettiğimden bahsettim, rüzgarı anladığımdan...
Estiğimi görenler, artık durmamı istediler, dur(a)madım!
Bu aralar ne yaşadıysam çok yaşa..dı..m...
Ya gitmeli ya kalmalıyım...

13 Ağustos 2010 Cuma

~

Gitmeseydiniz....

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Gitme (çocuk)


Dua et..
Çok gerginim..
Avuçlarımın arasından kayıp gidiyor,
durdur!amıyorum...

Kardeşim o benim..
Abla demesini bile özlemiştim...

(Dua et)

8 Ağustos 2010 Pazar

Unutmuyorsun, unutturmuyorsun...
Sonunda ölüm değil,,

"hayat" oluyorsun...

7 Ağustos 2010 Cumartesi


Yan yana yürümek seninle..
Nasıl özlemişim..
Bazen gözlerimiz dalıyor uzaklara,
aynı yaralara susuyoruz...
Acıyoruz konuşunca...
Sana bana gerek olan,
şey susmamak aslında,
nerden geliyorsun merak etmiyorum!
Sen benim kanımsın!
Sen benim canımsın!
Sensiz ben olamıyorum !
Kardeş etmişim seni yüreğime,
kardeş etmişim seni benliğime...
Şarkı diyor 'gönlüm başımın belası'

Dinle...
Acın dinsin,
acımız...
Sessiz. . leş...sin...

ZK



4 Ağustos 2010 Çarşamba

Gidiyorum korkmuyorum,, ama yıllar sonra seni görmek baba,
nasıl olacak? bilmiyorum...

1 Ağustos 2010 Pazar


Acı bu...
Sen..
ne?
derse..n..
de!

23 Temmuz 2010 Cuma

Gittim*
kim? giden ben miyim?
kim...se'
kim s e kim... koş yetiş, 'sensiz kalmasın'


Bu cümleleri/ni çok düşündüm...
Giden ben miyim diye sorar mı bir giden?
Bensem eğer, bu sorunun cevabı 'sorar' olmalı..
Bensiz kal..ma!k...
Düşün!dü..m bunu..
Çok düşündüm...

18 Temmuz 2010 Pazar

Ne oldu bilmiyorum uzun cümlelerden çekinir oldum,
hani şiirdeki gibi;
*çekinken, tutuk, saygılı...
Kendimi anlatamıyorum ama sadece,
biri çıkıp gelsin,
elimden tutsun!
götürsün beni istiyorum. .

15 Temmuz 2010 Perşembe

Nasıl?

Nasıl unuttun sen beni?
Nasıl...?

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Hani o yılları deviren şarkı var yaa,
şimdi işte onu dinliyorum...
''Bir nehir ki ömrüm..."
Bir nehir..di ömrü/m...
Sana şimdi rüzgardan bahsetmiycem,
onun ruhuma bıraktığı serinliği
hiç anlatamam !
o kadar yorgunum ki..
Gel diyor gidemiyorum!
Aslında ne çok istiyorum "gitmeyi"
şarkıdaki gibi...
"..Ama ben ölüyorum,, nefes alıyorum,
önemsiyorum
ve gitmek istiyorum!
Anladım ki hasret
yeni bir aşka kadar sürüyor!"
Ben yeni bir aşk istemiyorum!
Ben seni istiyorum...
"sen" i...

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Bu sene ölümünü yazamadım, duvarlara bakıp seninle konuşmaktan yoruldum artık...
Duvarlara bakıp seninle konuşmaktan...
Ne biçim bir soru o...
-Özledin mi beni?

6 Temmuz 2010 Salı

Ölümüne iki gün kala. .

Oy oy yanıyor ömrüm...
Söyle!
Konuş,
yıllar geçmiş,
yeniden sevebilirim,
yeniden yazabilirim,
sildim gitti,
bittim gitti,
- O nerde?
- Yok...
İçim acıyor o dünyada yok diye!
Ömrüm yanıyor şarkılarda,
o'da seviyor diye!
N e r d e ... sin?
Söyle baksın gece dağlardan hasretime,
söyle bilmesen de o nerde?
KEŞKE ÖLMESEYDİ-N...
00:59
07.07.2010

3 Temmuz 2010 Cumartesi

30 Haziran 2010 Çarşamba


Bu şarkı böyle değil..di. . Neyse uyudum uyandım,
hala yağmur yağıyor...
Yine uyuycam yine yağıcak...
İyi ol...

21 Haziran 2010 Pazartesi


Aklından ne geçtiğini biliyorum... Bekle! me...

20 Haziran 2010 Pazar

Bugün babalar günü,,,ymüş Allah kahretsin !

16 Haziran 2010 Çarşamba

14 Haziran 2010 Pazartesi

Sesimi duy, ölme...z..sin . .

13 Haziran 2010 Pazar


Sana rüyalar..ı..mı anlatmak istiyorum . .

12 Haziran 2010 Cumartesi


Hayatın akışına kaçınca özlüyorum seni . .
Özlem bilmemek mi? Özlem bilmediğindir demiş ya, bir yazar.. Rüyamda denizi aşıyordum, ama yüzmeden.. Dağları geçtim, insanların akşam yemeklerine ortak oldum,, yanımda tanımadığım biriyle.. Üşüdüm hırkasını verdi o.

SEN MİSİN?

9 Haziran 2010 Çarşamba


Sakinim...

21 Mayıs 2010 Cuma

Sana söylemek istediğim çok şey var,
ama zamanım yok, cidden yok!
Öyle hava olsun diye kurduğum cümlelerden değil bu,
nasıl uykuya daldığımı hatırlamadığım geceler var,
durulmayan bir yürek, durdurulmayan..
Bu sefer anlatamam ki,
tükenmiyorum 'tükenme!' dedi ya hayat,
direniyorum....
Oysa yıllardır neyin hasretiyle yandığımı bile bilmiyorum..
Ama sen sesindeki tipisine tutulduğum, geleceksin değil mi?
Evet evet biliyorum . .
Daha çok saçmalardım da uyumam gerek şimdi,
sabah gitmem gereken bir iş, biraz vefa bolca sabrım var!
Bırak, karışma çiçeklensin, hayatım...
Bir gece yine uyandır beni uykumdan, kalmasın sabrım...

19 Mayıs 2010 Çarşamba


Konuş!
Sesindeki uykuya dalmak istiyorum...
Sev!
Sende kendimi görmek istiyorum...

13 Mayıs 2010 Perşembe

Yarın yepyeni bir başlangıç var. .
Uzun süre yokum, bilok.
Özle beni,
hem çok seviyorum hem kaçıyorum senden!
Sevmek böyle işte!
Hadi gittim ben . . .

11 Mayıs 2010 Salı


Beni uzaklarda bir yerde
ya da çok yakınımda izliyor olman
deli ediyor beni.
Hani kim olduğunu bilsem,
bir gün bile
aramadım ki seni.

10 Mayıs 2010 Pazartesi


Yüzün eskimesin, ölürken!

Her yağmurda ağlanmaz, çocuk musun sen?

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Yorulmaya gidiyorum
kına gecesi var,
eğlence..
Sonraaaaa yüksek yüksek
tepelere...
Of neyse geldiğimde görüşelim seninle
bilok ben var ya seni çok seviyorum be!
Gerçekten!
Komik değil,
seviyorum seni!

4 Mayıs 2010 Salı

Susmaya karar versem haykıra haykıra git desem sana... Gülünç duruma düşürsem seni, böyle olmanı anlamasam sonra savaşmanı istesem kendinle... Yılma! desem ağlarken bile... Öylesine bir şarkının gözlerine bıraktığı hüzün gibi, sil beni desem ansızın! Karanlığa sıkıştın! Kalk! desem, yorgun bedenin mi yüreğin mi? Sorsam, cevap vermesen! Sussan, korksan yine... Seni bu hale düşürenlere lanet yağdırsam, yetmese küfür etsem! Olanlara... Olmamışlara!!
Şehir şehir,ülke ülke gezsem...
Son durağım olsan, dursam yolunda..."Artık yoruldum" desem, bir damla su istesem çölünün ortasında, kavrulmuş dudaklarımla, sana anlatsam gördüklerimi. . Konuşsam, sesime dalsan, kendime benzetiyorum seni desem... Duraklasan; daha önce beni hiç görmedin ben olduğunu bile bilmezken, nasıl benzetirsin beni kendine? desen... Bu sefer ben sussam konuşmasam seninle... Hatta küsmüş gibi yapsam ama küsemesem sana,alttan alttan bana savrulan gülümseyişlerine gülümsesem ben de...
Ne varsa sakladığım kuytularda, çıkarsan ortaya! Şaşırsam kalsa/m karşında. .
İnkar etsem çocuk gibi, elimden alınan oyuncak mısın sen!?
Hayır...Bir hayale yazdım ben,
sen değilsin ki bahsettiğim desem!
Ne dersin?

30 Nisan 2010 Cuma

"Her insanın içinde çok başka bir insan daha olurmuş meğer... "

25 Nisan 2010 Pazar

- Beni korkutuyorsun

- Neden?

21 Nisan 2010 Çarşamba

Düştüm kendim olamayacak kadar düş. .
Neden hatırlanır ki acılar?
Unutmanın bir yolu yok mu?
Denizlere kastım var, anlaşılmıyorum. .
Çok fazla susuyorum!
Rüyalarımda ölüm'ü görüyorum,
herhangi birinin öldüğünü..
İçim acıyor..
Deniz...
Rüzgar..
Koşuyorum...
Hatırlamak için değil,
u n u t m a k için . . .
Unutulmak için..

17 Nisan 2010 Cumartesi


Bugün yağmurun toprağın kokusunu içime çekerek yürüdüm.. Sana haksızlık yaptığımı düşündüm.. Yürürken değil canım, şimdi düşündüm bunu... Sana kendimi anlatmıyorum, sana kendimi saklıyorum ya ondan yani.. Neyse gördüğüm görüntüler yakaladığım kareler aklımda.. Görüntüler ve kareler aynı manada olsa da boşver aldırma! Amaç günümü anlatmaktı sana.. İlla bi' saçmalıycam ya, illa böyle yapıcam yani! Ben işte, aldırmazın tekiyim ya neyse... Bir baba, küçük bir kız çocuğu sonra annesi... Yürüyolardı yanımda... Babanın ellerinde kızının uçurtması vardı, uçurtmanın rengi gökyüzüyle aynıydı...

15 Nisan 2010 Perşembe


Çok sus...tu..m....

13 Nisan 2010 Salı


İki acı çok fazla bu yalnızlığa...

10 Nisan 2010 Cumartesi


Güne güneşe karış...tı...m...

7 Nisan 2010 Çarşamba

O yollardan geçerken sana anlatmak istediğim,
ne çok şey vardı.
Hepsini unuttum, kendimi uyuttum.
Söz vermiyorum her şey güzel olacak diye seni kandırmıyorum.
Her şey güzel olmayabilir, her şey çirkin kalabilir.
Sen ve ben biz olmayabiliriz..
Senin acın bana yabancı gelebilir,
benim tadım sana acı..
Sen ferhat gibi dağları delmeyi isterken
ben korkmuyorum senden gelebilecek dertlerden..
Öyle çok benziyorsun ki o özlediğim gözlere,
bunu sana söylemem bile!
AN..LA..T...AMAM... DEMİŞ..Tİ...M...
Anlatamadım işte!

5 Nisan 2010 Pazartesi

Gözlerinin babama benzediğini söylemem sana...
Bu nasıl bir duygu a n l a t a m a m d a . .

31 Mart 2010 Çarşamba

Seni anlatamıyorum ki 'benidesev' derken sen, seni sevemiyorum ben.

23 Mart 2010 Salı

BABA!
"Takvimlerden haberin yok mu?"
senin şarkın çalıyor...

22 Mart 2010 Pazartesi





$arkı söyleyesi-m
var...

20 Mart 2010 Cumartesi

Konuşamıyordu, annesi
'konuşsun' istiyordu.
Ağlıyordu, annesi
'ağlamasın' istiyordu.

18 Mart 2010 Perşembe

Her zaman içimde kapalı gizli bir kapı bırakırım...
O n u hiç kimseye açmam!
S a n a d a açmadım. .

10 Mart 2010 Çarşamba

Anlat! ma... k istemiyor...um. .

7 Mart 2010 Pazar

Çok yorgun! um...

6 Mart 2010 Cumartesi

Üşüyorum...

3 Mart 2010 Çarşamba

Sevgili bilok..
Kendimi anlatmaya pek niyetli değilim aslında,
uzun zamandır şiir yazamıyorum mesela...
Sana gelince, cümlelerim nasıl oluşuyo bilmiyorum..
Kendimi yormak istemiyorum,
kendimi kendime anlatmak bile istemezken,
sana kendimi anlatıyorum...
Kabul saçma biraz,sen zaten suskunsun,
o kadar cümlelerime karşılık bana
bir gün olsun! 'yeter!' dedin mi?
Yo hayır! deme! di...n...
Sustun sadece... Hep böyle kal benimle...
Şimdi git hadi... Git... Söz dinle!

27 Şubat 2010 Cumartesi

Ve konuş! - tu yürek..

26 Şubat 2010 Cuma

Ve sus-tu yürek...

25 Şubat 2010 Perşembe

Baba, bir sene oldu...
Bekliyorum.
Mutluluklar hep erteleniyor, inan artık aldırmıyorum.
Yüreğime kıyamıyorum..

24 Şubat 2010 Çarşamba

Sadece bekliyorum, o kadar durgun ki anlar...
Sadece seviyorum, yağmurun yağmasını. .
Bekleyişimi.. Sevmemi bile seviyorum...
İçimdeki ses o kadar masum ki;
'bekle' derken, direnemiyorum o sese...
Bekle! diyor, hayat mı bu ya? diye nazlanmıyorum...
Bu hayat mı? diye isyan ediyorum. .
Şarkılar var, ah olmasa onlar...
Duymasam hatırlamasam.
Dün yağmur yağdı, gülümsedim.
Yolda yürürken, arkadaşlarla
şarkı söyledim...
Dün bekledim.. .
Dün sevdim...
Dün özledim...

20 Şubat 2010 Cumartesi

Karanlıktı.
Üç kişiydik.
Yolda yürüyorduk.
Benim umutlarım vardı yarına. .
Onun belki'leri...
Diğerinin sevgisi..
O suskunluğa yakındı
farklı hayatların gölgesizliği..
Ben bekliyor inanıyordum,
geçmesi gereken yaralarım vardı..
Sabırsız değil-di-m...
O korkuyordu, diğeri için...
Ben korkmuyordum,
onlarla aynı yolda olduğum için...
Yol bitti, yanına gittim...
İlk gördüğümde sarılamadım bile...
Meğer deli gibi özlemişim,
özlediğimden mi kaçarım ben?
-Neden?? (Bi' bilsem)
'İçim acıyor içim' dedim, sustu..
Bakışları konuştu. .
O kadar kötüydü ki hali,
kendi kendime söylendim...
'Keşke seni hiç görmeseydim'

18 Şubat 2010 Perşembe


Git...me!
Kal istiyorum. . .

14 Şubat 2010 Pazar

Bugün geri geldin, anılarımızı almışsın yanına,
küçük mutluluklarımızı saklamışsın...
Çocukça,
hallerim geliyor aklıma,
sana sımsıkı sarılmak istediğm zamanlar...
Aynı yaranın izi var kalbimizde,
hadi dokun bak acımıza!
Acıyan yanlarımıza....

12 Şubat 2010 Cuma

Dün sesini duydum endişeli sesini, 'ağlıyor musun' diyen sesini, nasıl olduğumu merak eden sesini... Ben iyiyim merak etme, sadece biraz daha sensizleştim... Sadece biraz daha seninleyim...

10 Şubat 2010 Çarşamba

Nasıl gittin? Bugüne 'gidişinin' adını koymalıyım.. Hani güldüğünde sen anlardım ya ben,
sinirden güldüğünü, hani sayardık geçen günleri. . Unuturdum ben bazı isimleri, sen söylerdin..
Sonraaaa ' geri zekalı ' derdin gülerek, o anlar geri gelmeyecek. Biliyorum... Seninle gülmeyi seviyordum. Arkadaş değil, dost değil, ben kendimi sende görüyordum. Sabah kahvaltılarımız,
benim o uykudan yeni uyanmış gözlerime bakışın, 'günaydınların', kendine gelemeyen sesim...
Daha bu sabah... Yanındaydım. Şimdi sen başka bir yoldasın. Bu senin seçimindi... Karışamam...
Hep senin hatırın için durdum derdin ya, hatırımın ne denli büyük olduğunu, ve onun artık sen
de hükmü olmadığını anladım...Beyazlar içinde seni görebilmenin umudu var şimdi bende,ama
kim bilir ne zaman... Sen / de gittin ya... Ağlarım ben. Kimse görmeden.

5 Şubat 2010 Cuma


Çok gerçeksin kamaştırma gözlerimi
beni bu kadar özle...me!

*

17 Ocak 2010 Pazar


Nasıl bir ateş yaktın ki söndüremiyorum!
Canımı canınla yakıyorum!
Oyunlar oynuyorum,ellerim kirleniyor...
Geliyorsun.
Ellerim temiz sanıyorsun değil.Kalbim soğuk.
Anlık gülüşlerle eriyorum ağlamalara göz koyuyorum!
Yaşadığımı hissetmek,bir ağaçtan düşmek istiyorum yeniden...
Yeni hayaller mi beklediğim, bilmeden kendimi savuruyorum...
Her savrulduğum yerde,senin acından parçalar görüyorum.
Dokunmak istiyorum acına,
sana sebep olan o hain yaraya el sürmek istiyorum.
Yapamıyorum. Korkuyorum...
Nasıl cesurdum oysa...Nasıl emindim kendimden?
Dağları aşabilecek o güç var! dı ben de...
Ki aştım! Başardım.
Sonrasında nasıl yenildiğimi anlamadım.
Ölümü soruyorum kendime,
sana 'ölümlü dünya' demek isterdim.
Belki bu satırları yazarken tükettiğim son nefesim.
Nereden bilebilirsin?
Çok düşündüm.
Suların bile kirlendiği bu zamanda,
ne kadar inanabilirim anıların saflığına?
Söyle dediğimde susan sen,
'sus' dediğimde de sussana...
Konuş-ma-sa-na,
konuş! demem artık.
Dilim sana yas...
Ama bil-me-li-sin...
İçimden deli gibi yazmak geliyor, durduruyorum.
İçimden sana esmek geliyor, kala kalıyorum.
Ne olur bir gece/de yanan ışık olma,
karanlığımda mutluyum ben.
Beni kaçırma karanlığımdan, yolun sonundayım aldırma.
Cılız bir üşümeye iyi gelebilecek küçük bi' kibrit ateşi gibi
yakmaya çalışma son sigaramı...
Yakmaya çalışma sana dair kalanları...
Bir adım atarsam yoksun!
Yapamam sanma, gideceğim bir gün...
'o son yolculuğa'

9 Ocak 2010 Cumartesi

Kıyıda köşede gülüşün kaybolmuş- kaybolan gülüşler bulunabilir mi?Aranan nedir diye sormadan, anlaşılabilir mi kaybolan şeylerin değeri?Gece sadece karanlıktan ibaret değil,di..r...Sadece koyu bir yalnızlığın rengi..dir. .Geceye düşen seslere, dinlediğim-iz şarkı diyorum aslında...Bir yol buldum, sensiz geçen ! Gösterişsiz...Yetinmeyi bilmek kalsın sana, bırak !Bilmek neyi değiştirdi bugüne kadar?Neyi çok bildiğin için ödüllendirdi hayat seni?Hep elinde tutmak istediklerin, elinden kayıp gitmedi mi?Gitti...Meşgul çalan telefonlar kaldı aklında...Ya da hep yanlış aranan numaralar...?Sıkıntılarına ayrılıklarına hep bir yenisi daha eklendi...Senden her giden biraz sen...di...Keyfine baktın sen, değişmeden...Her şey gönlünce olsun, bak işte kendinsin !Başarabildin, yalan da olsa yaşamayı...Direndin hayatta kaldın, daha ölme...di...n...'En güzeli senin kadar sevilmedi, kimler geldi kimler geçti'Hatırlar mısın, kendime yeterim dediğin geceleri?Hatırlarsın, çektiğin acılara verdiğin sessizlikleri...Sadece sustun, sadece yaşattığın sessizlikti...Hep kendini önemsedin sen, beyaz bir kağıt aldın eline,adını yazdın, sonra buruşturup pencereden dışarı attın !Zaman oldu, istedin kendinden bile uzaklaşmayı...Kirli bir su olmak değil,di derdin, sadece duru bir su ol...mak istedin,belki de başardı...n su olup ak...mayı...Kaçmayı...Sakla! n...ma...yı...Belki de başardın bütün bunları...Her yokluğa kendi varlığını sundun!Her acıda kendini unuttun...'Ben unutmadım' de..me...Aslında sen onu defalarca unuttun!Söyle bana, kaç beden ruhun?Karanlıktım, karanlığım oldun ! Sebep: Zulmet gece! ler... ~ Ağlamak nedir? bil..me...m...