.

17 Ocak 2010 Pazar


Nasıl bir ateş yaktın ki söndüremiyorum!
Canımı canınla yakıyorum!
Oyunlar oynuyorum,ellerim kirleniyor...
Geliyorsun.
Ellerim temiz sanıyorsun değil.Kalbim soğuk.
Anlık gülüşlerle eriyorum ağlamalara göz koyuyorum!
Yaşadığımı hissetmek,bir ağaçtan düşmek istiyorum yeniden...
Yeni hayaller mi beklediğim, bilmeden kendimi savuruyorum...
Her savrulduğum yerde,senin acından parçalar görüyorum.
Dokunmak istiyorum acına,
sana sebep olan o hain yaraya el sürmek istiyorum.
Yapamıyorum. Korkuyorum...
Nasıl cesurdum oysa...Nasıl emindim kendimden?
Dağları aşabilecek o güç var! dı ben de...
Ki aştım! Başardım.
Sonrasında nasıl yenildiğimi anlamadım.
Ölümü soruyorum kendime,
sana 'ölümlü dünya' demek isterdim.
Belki bu satırları yazarken tükettiğim son nefesim.
Nereden bilebilirsin?
Çok düşündüm.
Suların bile kirlendiği bu zamanda,
ne kadar inanabilirim anıların saflığına?
Söyle dediğimde susan sen,
'sus' dediğimde de sussana...
Konuş-ma-sa-na,
konuş! demem artık.
Dilim sana yas...
Ama bil-me-li-sin...
İçimden deli gibi yazmak geliyor, durduruyorum.
İçimden sana esmek geliyor, kala kalıyorum.
Ne olur bir gece/de yanan ışık olma,
karanlığımda mutluyum ben.
Beni kaçırma karanlığımdan, yolun sonundayım aldırma.
Cılız bir üşümeye iyi gelebilecek küçük bi' kibrit ateşi gibi
yakmaya çalışma son sigaramı...
Yakmaya çalışma sana dair kalanları...
Bir adım atarsam yoksun!
Yapamam sanma, gideceğim bir gün...
'o son yolculuğa'

9 Ocak 2010 Cumartesi

Kıyıda köşede gülüşün kaybolmuş- kaybolan gülüşler bulunabilir mi?Aranan nedir diye sormadan, anlaşılabilir mi kaybolan şeylerin değeri?Gece sadece karanlıktan ibaret değil,di..r...Sadece koyu bir yalnızlığın rengi..dir. .Geceye düşen seslere, dinlediğim-iz şarkı diyorum aslında...Bir yol buldum, sensiz geçen ! Gösterişsiz...Yetinmeyi bilmek kalsın sana, bırak !Bilmek neyi değiştirdi bugüne kadar?Neyi çok bildiğin için ödüllendirdi hayat seni?Hep elinde tutmak istediklerin, elinden kayıp gitmedi mi?Gitti...Meşgul çalan telefonlar kaldı aklında...Ya da hep yanlış aranan numaralar...?Sıkıntılarına ayrılıklarına hep bir yenisi daha eklendi...Senden her giden biraz sen...di...Keyfine baktın sen, değişmeden...Her şey gönlünce olsun, bak işte kendinsin !Başarabildin, yalan da olsa yaşamayı...Direndin hayatta kaldın, daha ölme...di...n...'En güzeli senin kadar sevilmedi, kimler geldi kimler geçti'Hatırlar mısın, kendime yeterim dediğin geceleri?Hatırlarsın, çektiğin acılara verdiğin sessizlikleri...Sadece sustun, sadece yaşattığın sessizlikti...Hep kendini önemsedin sen, beyaz bir kağıt aldın eline,adını yazdın, sonra buruşturup pencereden dışarı attın !Zaman oldu, istedin kendinden bile uzaklaşmayı...Kirli bir su olmak değil,di derdin, sadece duru bir su ol...mak istedin,belki de başardı...n su olup ak...mayı...Kaçmayı...Sakla! n...ma...yı...Belki de başardın bütün bunları...Her yokluğa kendi varlığını sundun!Her acıda kendini unuttun...'Ben unutmadım' de..me...Aslında sen onu defalarca unuttun!Söyle bana, kaç beden ruhun?Karanlıktım, karanlığım oldun ! Sebep: Zulmet gece! ler... ~ Ağlamak nedir? bil..me...m...

8 Ocak 2010 Cuma

Martı sesi duymak istiyorum,
sonra 'bekle bizi İstanbul' demek istiyorum,
uzaktan seni seni düşünürüm İstanbul...
Seni ne çok düşündüm be İstanbul, sana uzakken,
hep seni düşündüm!
Boşuna çekilmedi bunca acılar...
Bu satır hep ertelenen mutluluğu hatırlatıyor,
şimdi 'ben geldim' dese mutluluk,
ben de desem ki,biliyordum, 'boşuna çekilmedi bunca acılar'
Boşuna değildi hiç biri...
Biliyorum, bu satırları okuma ihtimalin var,
senin ben olma ihtimalin
benim sen olma ihtimalimden çok daha fazla...
Kendimi sana yansıtabiliyor muyum, bilmiyorum .
Bazen sevilen şeyleri saklama iç güdüsü devreye giriyor,(saklıyorum)
her şey masumane, her şey olabildiğince 'güzel' kalsın diye...
(İnanmak istiyorum ) Biri çıksın! onaylasın!
Evet inan! ma..lı..sın... de..sin...
Başına buyruk değil,sin ey ben!
İstanbul gibisin..
Bir yanım 'bu son' diye kolumu cimdikliyor,
dur! dinle diyor, dinliyorum...
Bir yanım kelimelerine ısındım, seni ben sandım,
öğret bana deliliği/ni diyor, dilleniyorum...
Sen benim kelimelerle ifade edebildiğim
ama nasıl ifade ettiğimi bilmediğim..sin...
Zamanın yitik yarası...
Sevgin bana yad olsun!
An/la beni...
(sen)

3 Ocak 2010 Pazar

Bir tek senin sesini beklemişim, bir tek senin sesini...

1 Ocak 2010 Cuma

Git bende...n...
Gelişlere gebe ol...ma...
Senden sıkıldım.
Evet evet senden sıkıldım.
Eskiden eklediklerime baktım, öyle anladım,
kendimi seninle çok paylaşmamışım. Neden?
Çok soru sorma, biliyosun sorulardan hoşlanmıyorum.
Ben sadece kalbimi sana bırakıyorum.
Neden bırakıyosun diye bir soru sorma durumun
da yok bunu biliyorum.
Hesabım sende değil...
B e n d e . .
Hayata bakmalıyım, yaşadığımı
görmeliyim, gülümsemeliyim yine...
Birinin karşıma geçip bana,
'çocuk gibisin' dediğinde...
Öyle olduğumu bilmeliyim ama yine de olgunluğumdan
değer kaybetmemeliyim.
Yaşam dolu...yum...
Ölüme sorunluyum... Oyun oynuyorum sanki...
Başka birini istemiyorum oyunumun içine,
Yeterim kendime!
Ama senin
söyle...
ne işin var
kalbimde???