.

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Hatırla...dı...m. . .

Dün...
..
Arkadaşlarla yazlık sinemaya gittim hayatımda
ilk defa hangi film olduğunun önemi yok
sadece türk filmlerinde gördüğüm o sahneyi
yaşamak çok başkaydı,
hani film iyi de olsa kötü de beni pek ilgilendirmedi o kısım.
Herneyse,o akşam sohbetinde
bide nehir' le tanışma fırsatı buldum.
Nehir bebek...
Hep denir ya haberlerde falan nehir bebek bahar bebek...
Yahu bebek eki neden yani bana itici geliyo o
bide şey kanal d haberi seslendiren sesi sevmiyorum oda çok itici.
Hayır canım, haber spikeri değil,
haberleri sunan ses diyorum beni gıcık ediyo illet oluyorum!
Ses diyorum önemli. Neyse Nehir kara gözlü sevimli,
minik bi'şey gülüyodu bana uzaktan,
garip sesler bebek dilinde belki güzel cümleler..
Yanına gittim, annesinden izin aldım,
kucağıma aldım,baktım hala gülüyo nasıl sevimli.
Benden sonra arkadaşlardan biri de sevmek istedi,
Nehir bebek arkadaşımın kucağına gitmedi.
O an kendimi o minik bebek için önemli hissettim,
beni sevdi kucağımdayken bana bakarken gülümsedi,
o an güzeldi, hatta bi ara arkadaşlara dedim,
ya ama bende bebek istiyorum,gülüştük...
Çekirdek yedikçe yiyesi geliyo insanın..
Yazlık sinemaya gelen diğer insanlar...
Koşup duran çocuklar. (Hayal et!)
Sonrası sana artık hissettiklerimden çok,
gün içerisinde yaşadıklarımı aktarmaya çalışmak...
Aslında benim seçimim değil bu,öyle olması istendi. .
Bende söylenilen şekle uyuyorum
nasıl söz dinliyorum nasıl...
Kendimi kendime bıraksam bi cümleden bile
sayfalarca hissettiğim herşeyi yazabilirim sana...
Biliyosun, o delilik mevcut ruhumda. .

Geçen gün...
..
Başka bi evde terastayız,
neresi olduğunu sana açıklamak zorunda değilim.
Rüzgar esiyo çay içiyoruz üf kimlerle deme sana ne!
Neyse soru şu;

- z. abla sek sek oynayalım mı?
- Olur bebeğim.
- Tamam ben çiziyorum kendine taş seç.

Terasta sek sek oynamak için taş arayışına geçtim,
hani sokaktaymışız gibi..
Buldum ama.
Sordum sonra,bu taş nasıl olur mu falan diye.
Nitekim, seçtiğim taş beğenilmedi
yerine daha uygun bi taş seçildi.
Ve çizilen karelerin üstünde sek sek oynamaya başlayacaktık
ki kavga başladı çocuklar arasında. .

- Ben birim!
- Hayır ben birim!
- Tamam ben sonuncu olmaya razıyım,
yeter ki siz kavga etmeyin...
dedim. .

Ki öyle oldu sonuncu oldum ben...
Bana sıra gelene kadar çok zaman geçti.
Etrafı izledim, evlerin yanan ışıkları,
neden hep bana uzak olan insanları hatırlatır?
Hatırlattı. Hatırladım. . .
Çok fazla dalmadan derinliğe, geri döndüm oyuna.
Şakalaştım çocuklarla, bilmiyodum
çünkü ben sek sek oynadığım vakitlerde herşey çok farklıydı.
Birler ikiler üçler dörtler beşler... Böyle değildiler.
Anlattılar, uyguladım.
Kareleride küçük çizmiş minikler
ama yok güzel bi oyun oldu.
Hiç yanmadan beşlere kadar geldim,
mızıkçılık yapma!
bu cümleyi en son ne zaman söylemiştim?
Hatırlamıyorum, ama çocuklarla
çocuklaşmak ne çok huzur veriyo bana biliyorum.......

Ve bugün...

Saçlarımı kestirdim, içimi dinledim,

sustum, şarkı söyledim...

Bekledim, gitmedim, umudumu yitirmedim. .

Çok sonra...
..
gerçekten yorulduğumu anladım yoksa öyle ağlamazdım...
....

Hiç yorum yok: