.

8 Ocak 2010 Cuma

Martı sesi duymak istiyorum,
sonra 'bekle bizi İstanbul' demek istiyorum,
uzaktan seni seni düşünürüm İstanbul...
Seni ne çok düşündüm be İstanbul, sana uzakken,
hep seni düşündüm!
Boşuna çekilmedi bunca acılar...
Bu satır hep ertelenen mutluluğu hatırlatıyor,
şimdi 'ben geldim' dese mutluluk,
ben de desem ki,biliyordum, 'boşuna çekilmedi bunca acılar'
Boşuna değildi hiç biri...
Biliyorum, bu satırları okuma ihtimalin var,
senin ben olma ihtimalin
benim sen olma ihtimalimden çok daha fazla...
Kendimi sana yansıtabiliyor muyum, bilmiyorum .
Bazen sevilen şeyleri saklama iç güdüsü devreye giriyor,(saklıyorum)
her şey masumane, her şey olabildiğince 'güzel' kalsın diye...
(İnanmak istiyorum ) Biri çıksın! onaylasın!
Evet inan! ma..lı..sın... de..sin...
Başına buyruk değil,sin ey ben!
İstanbul gibisin..
Bir yanım 'bu son' diye kolumu cimdikliyor,
dur! dinle diyor, dinliyorum...
Bir yanım kelimelerine ısındım, seni ben sandım,
öğret bana deliliği/ni diyor, dilleniyorum...
Sen benim kelimelerle ifade edebildiğim
ama nasıl ifade ettiğimi bilmediğim..sin...
Zamanın yitik yarası...
Sevgin bana yad olsun!
An/la beni...
(sen)

Hiç yorum yok: